__________________________________________________________HİSSİ HAREKET YA DA MÜ’MİNCE FİRASET_____________________________________________________
__Bir şey yazsam mı yazmasam mı diye düşünürken, sağ olsun Ömer abi yetişti imdada... Nihayetinde büyüğümüz olan birine laf yetiştiren konumuna düşmek istemedim.. Esasında yanlış anlaşılabileceğimi biraz sezmiş, özrümü de peşin peşin ifade ederek bitirmiştim yazımı. Uzunca belirtmeye çalıştım ama becerememişim… Bir kere de daha kısaca ifade edeyim ki siyasetten pek hoşlanmıyorum... O kadar ki, -alınanlar olmaz inşaallah- siyasetten hoşlananlardan da pek hoşlandığım söylenemez… Herhangi bir seçimde en yakınlarıma bile aman ha şu partiye, demişliğim olmadığını da bilenler bilir… Fakat şunu da bir kere daha ifade edeyim ki referandumun siyasetle alakalı bir mesele olmadığı konusundaki fikrim de değişmiş değil...
__Hal böyleyken benim yazımdan dolayı sitenin siyasi bir partinin sitesiymiş meğer diye suçlanması biraz yakışıksız olmuş, üzüldüm… Birliktelikleri defeatle beceremediğimiz için bir yanlış anlaşılma yüzünden, hiç kimsenin aklına eyvah! bu seferde mi? sorusunun gelmesini istemem… Bu sebeple de birkaç hususu daha belirtmek istedim..
__Birincisi… .Sitenin iki yüzden fazla kayıtlı kullanıcısı var ve bazılarımız diğerlerini doğal olarak tanımıyor... Vedat abinin dediği gibi birbirimizle tanışmak ve hasret gidermek için buradayız... Buradan başka hiçbir köyün sitesi ilgimizi çekmiyor ve merak edip de girmişliğimiz yok... Çünkü başka yerde olmayan ortak değerlerimiz var burada. O ortak değerlerden dolayı birbirimize alaka duyuyoruz, seviyoruz… Çoğumuz itibari ile zaten akrabayız ya da iki kuşak ileri gitsek mutlaka kan bağımız var… Aynı düğünle sevinmişiz, aynı bayramlarda bir araya gelmişiz, aynı kederlere de üzülmüşüz hep… Birbirimizi sevmek için hiçbir şeyle kıyaslanamayacak böylesine elmaslar kıymetinde ortak noktamız varken üç beş senede bir yapılacak seçimlerde kalkmış birisi farklı düşünmüş, siyasi görüşü şuymuş buymuş bir önemi olabilir mi.? Böylesine çakıl taşı kadar kıymet ifade etmeyecek bir farklılıktan dolayı aramıza fitne girecekse kaç paralık bir sevgiden ve hasretten bahsediyoruz Allah aşkına… Bizim bildiğimiz uhuvvette kusurlar var diye muhabbet uçup gitmez, bilakis muhabbet var ise kusurlar gözükmez…
__İkincisi… 12 Eylülü oylanacak olan üç beş maddeden ibaret bir anayasa değişikliği olarak görenler hala kaldı mı bilemem... Ama vesayet bekçilerinin panikle hangi cinnet yöntemlerine başvurduklarını görünce en azından hayır cephesinin yeteri kadar kavradığına şüphe yok… PKK nın yol keserek oy kullanmaya giderseniz başınıza gelecekleri siz düşünün tehditlerini mi dersiniz, yüksek yargıdakilerin Aponun kucağına atlamalarını mı yoksa ergenokon sevdalılarının ev ev dükkân dükkân dolaşarak koşturmalarını mı?
__Darbe anayasasının üzerinden tam 30 yıl geçmiş ve şimdiye kadar da 70 e yakın maddede değişiklik yapılmış… Fakat gerçekleşebilirse şayet darbe anayasanın özü ve ruhuyla alakalı maddelerden belki çok azı ilk defa değişebilecek… ‘’Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes, Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es’’ diyen Şairi Şeyhin ruhu bir kere daha şad olacak… 13 Eylülle beraber de referanduma gerek kalmadan anayasanın tümden değişmesi adına yeni bir çalışma başlatılabilecek… Bundan böyle HSYK ve Yargıtayın üyeleri sadece üç beş şehirden, yarıya yakını da birbiriyle akraba olmayacak, Yarsav üyesi olda ne olursan ol saçmalıkları bitecek… Ferhat Sarıkaya’lar gelen emirle meslekten ihraç edilemeyecek. Bir gece operasyonuyla Ergenekon hâkimleri değiştirilemeyecek. Hiç kimse tanırım iyi çocuktur diye kimseyi kollayıp koruyamayacak. Milletin parasıyla alınan cihazlarla millet fişlenmeyecek, Yaş kararlarıyla ordudan sorgusuz sualsiz atılmış binlerce kişi, (suçlarının!!!) ne olduğunu öğrenebilecek… Anayasa mahkemesi, önüne gelen her dosyayı şekil yönünden alıp esas yönünden katledemeyecek… Milletin iradesiyle iktidar olmuş partiler biraz olsun muktedir olabilecek, uydurma google delilleriyle kapatılamayacak, Başbakanlar siyasetten yasaklanamayacak...
__Peki, şayet gerçekleşmez ise... Yatıp kalkıp 2011 üzerine planlar kurup komplolar hazırlayanlar bu milletin değerlerinin üzerinden bir kere daha silindir gibi geçecek… Mukaddes alın terleriyle gözyaşlarıyla kurulmuş kurumlar bir kere daha karalama bombardımanına tutulacak… Ergenekon davası yer ile yeksan olacak… Hazırda bekleyen iddianameyle yeniden kapatma davası açılacak… Kuyruk acıları olanlar fişlemeleri daha beter hala getirecek… Bu milletin evlatları ağzıyla kuş da tutsa kendi kurumuna yedi sülalesi incelenmeden giremeyecek… Derin odaklar Türk -Kürt kavgasından sıkılırlarsa eğer Sünni -Alevi karmaşası başlayacak ve bir daha Anayasa değişikliği lafını kimse ağzına alamayacak vs vs…
__Hudeybiyeden Mekke fethini nasip eden Rabbi Rahim şayet biz vazifemizi yaparsak sonuç ne çıkarsa çıksın o olumsuzlukları bize yaşatmayıp güzellikler bahşedecektir muhakkak… Mesele vazifemizi yapıp yapmadığımızdan ibaret… Hoca efendinin ifadesiyle, ‘’ateş düştüğü yeri yakar’’, yahut ‘’bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’’ ibareleri şayet atasözü ise bizim atalarımızın değerlerine ait olan sözler değildir… Zira ateş, müdahale edilmezse düştüğü yerle beraber çevresini de yakar… Nasıl olsa yüzde 65 ler 70 lerle Evet oyu çıkacak zannedenlerin şimdi, başlarını kumdan çıkarma vaktidir… Aslında oylanan anayasa değil bu milletin kendi kaderidir… Bu sebeple ehli insaf ve ehli vicdan her ferdin evet demenin yanında köyde kentte ulaşabileceği kim varsa onları da ikna etmenin çabası içerisinde olması gerekir… Mesele, bayram tatili rehavetine kurban edilemeyecek kadar önemlidir… Oksijen tüplerine bağlı hasta yataklarında oy kullanamayacak durumda olanlara varıncaya kadar yolu var sırtımıza alınıp sandığa götürülse bile sezadır… Takat bitip son nefes verilecekse de o sandığın başında verilmelidir… İhtimal ötede de kendilerine müthiş bir referans olur…